16 Nisan 2009 Perşembe

Gereksiz Şeyler : Bir Takım İETT Çalışanları ve İddaa Bayi İşleten Koala-Adam



Gereksiz şeyler yazı dizisinin ikinci yazısı ile karşınızdayım. Bu yazıdaki konum çoğumuzun kullandığı toplu taşıma araçları ve bu araçlarla olan temaslarımızda maruz kaldığımız tuhaf iett çalışanı davranışları. Öncelikle bu oluşumun isim açılımı. Bu konuda çeşitli görüşler mevcut ben çoğu zaman istanbul elektrik trenvay(yada teleferik) tünel şeklinde sansam da istanbul ekonomik toplu taşıma, istanbul elektrik telefon telgraf, istanbul ekmekarası tereyağlı taskebap gibi rivayetler de ortada dolaşmakta. Daha ismini bile tam olarak bilmediğimiz birşeyle karşı karşıyayız.

İnsanların otobüslerde mutualist simbriyoz şeklinde birbirlerine girmeleri, trafik nedeni ile hat sürelerinin uzunluğu gibi etkenler konudışında olacak. Çalışan davranışları konumuz.



1 - Akbil kıran andavallar : Bunlar otobüs şöförü olup "kır" talimatlarını aldıkları tarihten itibaren akbillerinizi -insanlık belirtisi göstermeden- kıran grup olmakta. 1000 de 1 de olsa pardon, yapmak zorundayım diyen kesim hariç tabiki. Hayır bir yerden başka bir yere gidiyorsun akbil sana lazım aktarma vs için malo hemen parçalıyo ve suç işlemişsin gibi sana bakıyor. Lan puşt başvurmuşum akbile senin daha yüksek kademeli mesai arkadaşın çıkarmamış çıkana kadar aradaki sürede ne kullanacam lan ben ? Sen anca akbil kırmayı ve arkalar boş ilerleyin demeyi bil aq.

2 - Ne yaptığından habersiz tuhaf adamlar : Tanımı bir örnekle vereceğim. Akbili aldık, tünelle taksime çıkacağız. Kart takılmamış. Dolum sırasında bekliyoruz. Derken yan tarafa bir memur daha geliyor, ikinci bir sıra açılıyor. Tuhaf adam işte bu noktada ortaya çıkıyor. " Eski akbiller bu tarafa". Bu ne aq ? Sensin lan eski akbil. " Pardon metal ile kart takımı için mi diyorsunuz ?" " Eski akbilin var mı ? Yoksa kal sıranda " . Lan bu sorumun cevabı değil ki malo. " Sen gelin bu sıraya geçin, eski akbiller böyle gelsin " Hayır eski akbili vandal şöför kırdı, ne yapsaydım cebinde mi taşısaydım belki salaklık yapacakları tutar diye. Neyse yan kısıma bir gurüh geçti ki tuhaf abinin tuhaf tavırları nedeni ile onlar da kendilerinden emin değil. Sonra baktık ki orada sadece akbil takımı oluyor, metal karta sabitleniyor, adama soruyorlar biz boşuna bu kuyruktayız dolum yapmayacağız tuhaf adam ise tezinde ısrarlı. Hayır adamı resetleyip eski akbil diye kursan anca bu kadar işinden bihaber ve bağlı olurdu.



3 - Şu yazıyı hazırlayan hıyar : "Öğrenciler için: Seyahat Kartı İstek Formu veya öğrenci belgesi (Son Bir Ay İçerisinde Üniversite/Okul Öğrenci İşleri Tarafından Düzenlenmiş Tarihli, Kayıt No.lu, İmzalı ve Mühürlü Olacaktır.)" Şimdi hıyar dedim ama neden dedim oraya geleyim. Burada yazar nereye seslenmekte ? Bayrak ? Öğrenci belgesi ? Onaylı öğrenci belgesi ? Seyahat kartı istek formu ?

Tabiki bilemediniz, onaylı seyahat kartı istek formu imiş doğru cevap. Lan istek formunu okul düzenlemiyor ki hıyarto sen "veya" şeklinde diye kurarsan cümle burada onaylı öğrenci belgesi veya istek formu sonucuna varırız. Ama sen nasıl bir cümle kurmuşsan görevli müdür bile "bakın burada belirtilmiş" diyip göt olduğunun farkına varmamakta.

4 - Orta Kapı Feryatlarını Hiçe sayan taocular : Şimdi bu otobüslerdeki doluluk nedeni ile her zaman arka kapıdan inmek isteyip inemeyen tipler olur. Bir nevi yüzey gerilimi. Bu abiler moleküler çepere (arka kapıya) yönelir ama asla inemez. Aslında yoğunluğun az olduğu ortama geçecek abi ama kol bacak popo etc gibi uzuvlardan yapılı bir duvar nedeni ile geçemezler. Düğmeye basarlar. Durağa gelince şöför arka kapıyı açar bakar 1-2 kişi inince hemen kapa kapıyı ve vın. Orta kapı abileri hemen haklı şekilde feryat ederler. " Kaptan orta kapı" (Ahaha kaptan ne lan, sanki adam ilerleyebilen bir tenekeden çok uçak gemisi falan kullanıyo.) Taocu ilk 2 de banko duymaz sonra biraz ilerler ve kapıyı öyle açar. Vaktinde basın düğmeye benzeri laf eder.

5 - Sen nereye gideceksin adamları : Şimdi her zaman otobüse ilk defa görüyormuş gibi çekinerek yaklaşan ve sonra "dudulludan geçer mi", "sütlüceye gider mi" tarzı bir soruyu ortaya atıp kaçan ablalar vardır. Ekseriyetle kafalarının üzerlerinde question mark bulunur, onları bu şekilde fark edebilirsiniz. Peki bu ablalar bunu sorarlar ama ne şekilde bir yanıt alırlar ? " Sen nereye gideceksin ki ?" Hayır serial killer tipli dayı öyle bir şekilde diyor ki sanki abla herhangi bir yere gitmeyi hak etmiyor. Sanane dayko, abla y'ye gitse bile önce x'si soruyorsa vardır bildiği, sana ne.

6 - İkarüs İsimli Teknoloji Harikaları : Mühendislikte dünyada ekol olmuş Macar malı üstün teknolojili ikaruslar. Öyle bir deha ile üretilmişler ki hala nasıl bu kadar sallanmasına (düşük bir rezonans dayanımı) rağmen dağılmadan gidebiliyor belli değil. Facia geliyorum diyor. Otobüs içerisinde ayakta ve dengede durmak snowboarddan -ciddiyim- daha zor. Kim aldı, ne kararla aldıysa ceza olarak günde 4 saatini bu otobüslerde geçirmesini talep ediyorum. Andaval sünepe seni.




Yazının ikinci bölümünün konusu ise taksimdeki bir iddaa bayinin hüzünlü hikayesi. Koala olarak doğan ve olmayan zekasını yediği okaliptüslere borçlu olmayan T'nin hikayesi. İddaa bayii olarak iş çeviren mini büfe sahibi T İstanbul'da yeterli okaliptüs bulamadığı için iddaa kuponu yemekte ve bu nedenle kuponlarını saklamakta ve onları müşterilerine sayı ile vermektetir. "Kaç kupon lazım abi ? 2 mi ?" Sen koysana adam gibi meydana. Bu arkadaş sayesinde millet el kadar yerde kimseye sürtmeyeyim diye maykıl ceksın dansı yaparak yürümektedir . Ayrıca kahramanımız boş zamanlarında bir yandan kupon vemekte diğer yandan da "sistem oynuyorsan beraberlik yazmak zorundasın" , " 2 nin 3 lüsü sistem" gibi götünden sallamanın en güzel örneğini sunmaktadır. Hayır genco madem bilmiyorsun bilmiyorum de, neden kendini sallamak zorunda hissediyorsun ki ? Sonra her giren çıkanınla selamlaşıp adam belirli bir x mesafesi kadar uzaklaşında şerefsiz diye çakıosun lafı ? Yüzüne söylesene lan koala ? Uyuşuk pezevenk seni.



Neyse saat olmuş 5, sabahtan dersim var. Sonraki postta görüşmek üzere.

Hiç yorum yok: