27 Ağustos 2008 Çarşamba

Foça da Bir Gün

Kısa Ege tatilimde günübirlik seferlerde görmüş olduğum sahil şeriti içerisinde hoşuma giden yerlerden biri olan Foçadan bahsedeceğim. Foça İzmire bağlı küçük ve güzel bir sahil ilçesi. Kaynaklara ilk olarak Ion yerleşimi şeklinde not düşülen ilçe ismini ise bölgede antik çağlarda oldukça görülen bir hayvan olan foktan almış. Phokaia olarak adlandırılan kentin ismi zamanla Foça olmuş. Bundan dolayı ilçe merkezinde sizi karşılayan bir fok heykeli mevcut.






Tarihi bilgileri bir yana bırakıp ilk izlenimlerime geçersem dikkatimi çeken ilk şey sahil şeridinin uzunluğu oldu. Yarımadayı andıran görüntüsüyle surlar ve Kybele tarafının denize doğru uzanması Foça nın merkez sahil şeridininin oldukça uzun ve kıvrımlı bir yapıya sahip olmasını sağlıyor. Sokaklara yayılan deniz kokusu ve balık balık bakan kedilerin eşliğinde balıkçıların olduğu koy üzerinde sahil şeridinde ilerliyoruz. Yürüme şeridimiz deniz tarafında oldukça fazla bir balıkçı tekneleri, diğer tarafımızda ise birbirinden güzel ve lüks lokantalardan oluşmakta.





Balık Foça denince akla gelen ikinci kelime. İlki ise deniz. Ki bu da kendisini "3000 yıllık denizci" olarak tanımlayan bir halka sahip olmasının doğal bir etkisi.



Balıkçıları geçtiğimizde Kybele Açık Hava tapınağı kalıntılarına ulaşıyoruz. Vardığımız yer kalıntılardan ibararet olduğu için ( İ. Ö. 580) ilerleyip sahildeki gezintimize devam ettiğimizde Surlar ve Beşkapıları görüp liman tarafına varmış oluyoruz. Burada başlangıçta büyük balıkçı tekneleri ve birbirinden güzel yatlarla çevrili. Her ne kadar adalarına gitmek kısmet olmasa da sahil şeridinde belde çevresindeki birçok ada nedeniyle buralara giden tur teknelerini görmek mümkün.




Foça hakkında değinmek istediğim bir diğer konu ise Karataş efsanesi. Mikrofonlarımız Foça belediyesinde ;

"Foça'da halk arasında anlatılan bir efsane vardır; ünlü Karataş Efsanesi... Adı üzerinde efsane, yorumlara açık, Foça'nın gizemli çekiciliğine tam anlamıyla yakışan bir efsane bu. Foça'da nerede olduğu bilinmeyen bir taş vardır ve Karataş olarak anılır. Herhangi bir kaldırım taşı da olabilir bu gözümüzün önünde sadece taş diye durup duran; ya da yer altında, görmeden-bilmeden her gün üzerine basıp yürüdüğümüz arnavut kaldırım taşlarından birinin metrelerce altında da. Gizemi ve çekiciliği de burdan doğmakta sanırım. Bilinmeyen bir taş ama neden olduğu efsane daha da çekici.

"Her kim ki; Foça'da nerede olduğu bilinmeyen KARATAŞ'a basar ise; basireti bağlanır ve içinde bir yerlerde Foça'ya yerleşme ve hep burada olma isteğini bulur. Yolu nereye giderse gitsin, Karataş'a basan kişi bir gün mutlaka Foça'ya geri dönecektir..."

Karataş var; bunu herkes biliyor da nerede olduğunu kimse bilmiyor. Gezip dolaşırken bu taşa basan mümkünü yok bir daha Foça’dan kopamiyor. Çok zorlanip bir yerlere gitse de mutlaka dönüp dolaşıp gene geliyor Foça’ya. Bir kez yolunuz Foça'ya düşmeye görsün, Foça’ya gelip de o büyülü havasını yakalayabilen herkes bu öyküyü duyunca dolaşıp duruyor sokaklarda. Belki Karataş’a basarim da bu yaşanası kasabada kalırım umuduyla. Bize kalırsa Foça’nın her yeri Karataş. Foça’yı görüp de sevmemek, dönüp gelmemek mümkün değil de ondan."




Foça hakkındaki yazımı burada bitirirken benden size son iki tavsiye. Sondan başlarsam ikincisi karataş konusunda dikkatli olmanız. İlki ise eğer Egede iseniz, yolunuz da İzmir'den yukarıya düşerse Foçayı kesinlikle görmeniz ve yaşamanız.

Hiç yorum yok: